İcra ve İflas Hukuku

Menfi Tespit Davası

Menfi kelime kökeni itibariyle, Arapça kökenli bir kelimedir. Bu kelime  ‘olumsuz, negatif, dışlanan, sürgün edilen” anlamlarına gelmektedir. Hukuki literatürde ise, olumsuz tespit davası olarak nitelendirilmektedir.

HMK Madde 106

(1) Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir.

(2) Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır.

(3) Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.

HMK anlamında, tespit davalarına ilişkin olarak 2’li bir ayrıma gitmek gerekir, burada bahsini edeceğimiz, menfi tespit davaları olup, kanun bir de m.106 ile müspet tespit davalarını düzenlemektedir.

Menfi tespit davası ile bir hak yahut hukuki ilişkinin mevcut olmadığının,para borcunun mevcut olmadığının tespiti istenir.

Menfi tespit davası, genel bazda, varlığını, HMK’nın 106. Maddesinden almaktadır. Menfi tespit davası gerek HMK’da gerekse de İİK’da (m.72) yer almıştır. İcra hukuku kapsamında menfi tespit davası ile sadece para borcunun mevcut olmadığının tespiti istenebilir.

İİK.m.72

Menfi tesbit ve istirdat davaları: Madde 72 – (Değişik: 18/2/1965-538/43 md.) Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir. İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir. (Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez. (1) (Değişik: 9/11/1988-3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırşa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz. (1) Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir. Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir. Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.

Menfi Tespit Davası Nedir?

Menfi tespit davası, borçlunun, borcunu ödemeden evvel borçlu olmadığının tespit ettirmek için ikame ettiği davadır. Takip borçlusu, bu dava ile borçlu olmadığını ispat ederek, borç yükünden kurtulur. İİK.m.72, menfi tespit davasının açılacağı zamanı ve buna bağlı olarak yatırılacak teminat miktarlarını detaylı olarak düzenlemiştir. Aşağıda detayları ile buna yer verilecektir. Menfi tespit davası, icra takibinden sonra açılabileceği gibi henüz ortada bir icra takibi yokken de ikame edilebilir.

Menfi tespit davasının açılabilmesi için; davacının burada öncelikle hukuki menfaatinin olması gerekir. Hukuki menfaat tespit davalarında bir dava şartıdır.

Borçlu, alacaklıda bulunan senedin hükümsüzlüğü, vadesinin gelmemiş olduğunu, karşılıksız kaldığını, bedeli nakden alınmıştır kaydını taşımasına rağmen böyle bir bedel alınmadan bononun verildiğini, bonodaki imzanın kendisine ait olmadığını, çekin bedelsiz olduğunu, vs. ileri sürebilir. Hata, hile, ikrah(korkutma) sonucu verilmiş senetler için de menfi tespit davası açılabilir.

Menfi tespit davaları kapsamında, mahkeme tarafından verilen tespit hükümleri kesin hüküm ve kesin delil teşkil eder.

İcra Takibi Öncesi Menfi Tespit Davası

Menfi tespit davası daha önce de ifade ettiğimiz üzere icra takibi başlatıldıktan sonra açılabileceği gibi icra takibi başlatılmadan önce de açılabilir. Davanın icra takibinden önce yahut sonra açılması mahkemeden talep edilen ihtiyati tedbirin etkisi bakımından önemlidir.

İİK.m72’nin ilgili düzenlenmesi gereği, İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın %15’ten aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

İcra Takibi Sonrası Menfi Tespit Davası

İcra takibinden sonra açılacak menfi tespit davasında mahkeme ihtiyati tedbir kararı ile icra takibinin durdurulmasına karar veremez. Bu aşamada mahkeme sadece icra dairesinin banka hesabına yapılan ödemelerin alacaklıya ödenmemesine dair karar verebilir. Fakat bu durum, alacaklıya ödemelerin reddiyatının engellenmesi, borçlunun mallarının cebri icrasına engel teşkil etmez, yani borçlunun malları bu aşamada satılabilir.

Bu durumu engelleyebilmek için, borçlu borcunun tamamını icra dairesine yatırarak mahcuz mallarının satılmasına engel olabilir ve akabinde, menfi tespit davası ile beraber “ihtiyati tedbir” kararını mahkemeden talep edebilir. Menfi tespit davası kapsamında, borçlu lehine hükmedilecek, ihtiyati tedbir kararı ile beraber, icra dairesine yatırılan paranın alacaklıya ödenmesine engel olunur.

Menfi Tespit Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme

Menfi tespit davalarında görevli mahkeme, HMK m. 2 gereğince, kural olarak asliye hukuk mahkemesidir. Kişiler arasındaki uyuşmazlığın niteliği gereği, görevli mahkeme, Asliye ticaret mahkemeleri, Asliye Hukuk mahkemeleri, İş Mahkemeleri yahut Tüketici Mahkemeleri olabilir. 

HMK.madde 2,

Dava konusunun değer ve miktarına bakılmaksızın malvarlığı haklarına ilişkin davalarla, şahıs varlığına ilişkin davalarda görevli mahkeme, aksine bir düzenleme bulunmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.

Bu Kanunda ve diğer kanunlarda aksine düzenleme bulunmadıkça, asliye hukuk mahkemesi diğer dava ve işler bakımından da görevlidir.” (HMK; m. 2)

Kanun burada genel bazda, asliye hukuk mahkemesinden bahsetmişse de, örneklendirmek gerekirse, kat mülkiyetinden kaynaklanan menfi tespit davaları ve kira ilişkisinden doğan menfi tespit davalarında görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesi’dir.

Yetkili mahkeme ise; davalının yerleşim yeri mahkemesidir,takibe başlandıktan sonra menfi tespit davası açılmışsa takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesidir 

Menfi Tespit Davasının Sonuçları

Menfi tespit davası açısından sonuç değerlendirmesi yaptığımızda, bu dava 2 şekilde sonuçlanabilir. Birisi, borçlu lehine sonuçlanmasıdır, diğeri ise, alacaklı aleyhine sonuçlanmasıdır. Bunları 2 alt başlıkta inceleyeceğiz. 

Menfi Tespit Davasının Borçlu Lehine Sonuçlanmasının Neticeleri:

Borçlu tarafından menfi tespit davası açılır ve dava borçlu lehine kabul edilirse; verilen ihtiyati tedbir kararları ortadan kalkar, icra veznesindeki mevcut para borçluya iade edilir. Bunun için ilamın kesinleşmesi gerekmez. Dava borçlu lehine kabul edildiğinde, borçlu lehine kesin hüküm meydana gelir.

Davada borçlu lehine hüküm verilmesi halinde, takip derhal durur. Davacının hiç borcu olmadığına dair karar verilirse icra tamamen eski haline iade edilirken; kısmen borçlu olduğuna karar verilir ise kısmen eski hale iade gündeme gelir.

Kesinleşen ilamın, icra müdürlüğüne sunulmasıyla beraber, icra müdürü işlemleri kendiliğinden yapar. Asıl alacağa bağlı olarak 3. Kişiler tarafından bu alacaklar uğruna teminat verilmişse yahut kefalet ilişkisi kurulmuşsa, asıl borç ortadan kalktığından ve bu kefalet/teminatlar asıl alacağı fer’ileri olduğundan bunlar da ortadan kalkmaktadır. Borçlunun mallarına konan hacizler kaldırır, mallar eğer cebri icra ile satıldıysa satım bedelleri borçluya ödenir.

Burada iyiniyetli 3. Kişiler bakımından 2’li bir ayrıma gitmek icap eder, şöyle ki, eğer burada ihaleye katılıp, taraflar arasında alacak-borç ilişkisinin olmadığından bihaber olan kişiler var ise, bunların kazandıkları mülkiyet hakkı korunmaktadır. Fakat ihaleye katılıp, mehcuzu satın alan iyiniyetli değilse bu halde, bu kişilere karşı ihalenin feshi davası açılabilir. 

Menfi Tespit Davasının Alacaklı Lehine Sonuçlanmasının Neticeleri:

Dava reddedilir, yani alacaklı lehine sonuçlanırsa takibe konu alacağın geçerli olduğu ve mevcudiyetinin varlığı belirlenmiş olur. Bu halde alacaklı lehine kesin hüküm meydana gelir. Dava takipten önce açıldıysa, alacaklı elde ettiği ilamla beraber, örnek no5-4 uyarınca ilamlı icra yoluna gidip, alacağını tahsil imkanına kavuşur.

Menfi Tespit Davasında Yatırılan Teminatın İadesi: 

Davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde, Ancak ihtiyati tedbir dolayısıyla yatırdığı teminatı borçlu, ilamın kesinleşmesi halinde alabilir.

Menfi Tespit ve İstirdat Davası Arasındaki İlişki

Alacaklı henüz takibe başlamadan evvel borçlunun borçlu olup olmadığının tespitinde korunmaya değer bir yararı mevcut olup, yukarıda detaylarıyla değindiğimiz üzere, borçlu, borçlu olmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir. Ancak borçlu, borcunu ifa ettikten sonra artık menfi tespit davası açamaz. Menfi tespit davası açmakta hukuki yararı kalmayan borçlu, ödediğini ancak istirdat davası ikame ederek geri isteyebilir.

Menfi Tespit Davası Yargıtay Kararları

Yargıtay 11 Hukuk Dairesi, 2020/4396 E., 2021/3198 K., 01.04.2021 tarihli güncel kararında; “… Zaten ileri ve özgürlükçü hukuk düzenlerinde zorunlu ve emredici kuralların dar yorumlanması esastır. Menfi tespit davalarının ticari bir dava olduğu için TTK nun 5/A maddesi kapsamına alınması ve böyle bir davayı açmak isteyen kişinin önce arabulucuya başvurmaya zorlanması, kanuna aykırı olduğu gibi sayısız hukuki sakıncalara da neden olacaktır. Bu itibarla kanun hükmünde öngörülen açık ifadelere rağmen dava şartı arabuluculuğun uygulama alanının genişletilmesi doğru değildir…. Menfi tespit davasının niteliği gereği verilen kararlarda, yalnızca davacının borçlu olup olmadığı belirlenmekte, borçlu olmadığı kısma ilişkin olumsuz tespit hükmü kurulmaktadır. Bu hüküm, herhangi bir alacağın tahsilini gerektirir nitelikte bir ilam olmadığından esasa yönelik olarak İİK’nın 32. maddesi uyarınca doğrudan ilamların icrası yolu ile takibe konulamaz. Oysa arabuluculuk sonucu verilen kararlar ilam hükmünde olup, cebri icra yoluna başvurulabilecek niteliktedir. Ancak menfi tespit davaları sonucunda verilen hükümler esasa yönelik olarak cebri icraya konu edilip infaz edilemeyeceğinden, ticari davalarda arabuluculuğa başvuruyu dava şartı olarak öngören madde hükmünün amaçsal yorumundan Yasa Koyucu’nun bilinçli olarak menfi tespit davalarını arabuluculuk dava şartına tabi tutmadığı anlaşılmaktadır.”

T.C YARGITAY Hukuk Genel Kurulu 2017/ 19-1639 Esas ,2019 / 170 Karar 19.02.2019 Karar Tarihli kararında;

Mahkemece; davalının sunmuş olduğu kayıtlara göre dava konusu çekin 4.11.2011 tarihli çek giriş bordrosu ile davalı kayıtlarına girdiği gözetildiğinde bu girişin 16.12.2011 tarihli irsaliyeli fatura tarihine göre avans kaydı olduğunun anlaşıldığı, davalının kendi kayıtlarına göre çeki fatura tarihinden önce aldığına göre anılan çek tutarı kadar davacıya mal teslim ettiğini ispat yükü altında olduğu, davalının, davacıya mal teslimine ilişkin yazılı belge sunmadığı ve düzenlenen faturanın süresi içerisinde davalıya iade edilerek davacı kayıtlarına işlenmediği, davalının dayandığı 16.12.2011 tarihli 0.04.6 numaralı irsaliyeli faturada teslim alan bölümünde imza bulunmadığı nazara alındığında davalının mal teslimine ilişkin savunmasını ispatlayamadığı, kendi kaydına göre avans niteliği taşıyan dava konusu çek karşılığı davacıya mal teslimini ispatlayamayan davalının tahsil ettiği çek bedelinin davacıya iadesinin gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, ödeme tarihi olan 20.02.2012 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmiştir.

“…davacı vekili, müvekkilinin davalı ile yaptığı 11.2.1981 günlü anlaşma hükümleri

gereğince, hükümden düşürülen (59) adet toplam (5.250.000) liralık bonoların (iptalini)

talep ve dava konusu bonoların davalıdan aynen veya bedellerinin (istirdadını) istediğini

beyan etmiş bulunmaktadır. Davacının gerek (bono iptali), gerekse (istirdat) istemleri,

mahiyeti itibariyle (menfi tesbit) talebini içermektedir. Bu durum karşısında bonolar

üçüncü kişilere ciro edilmiş olsalar bile, senet borçlusu olan davacının, bu senetlerden

dolayı senet lehtarına karşı borçlu bulunmadığının tespitini istemekte hukuki yararı ve bu

nun sonucu olarak da bu yönde dava hakkı mevcut bulunmakradır.’ Y. 11. HD., 2.3.1982,

530/852 (Uyar, 3. Bs., C. I, s. 58-59).

Menfi tespit davası nereden açılır?

Menfi tespit davası, davalının yerleşim yeri mahkemesinde, eğer icra takibi başlatılmışsa, takibin yapıldığı icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinden açılır. Yukarıda görev kuralları gereği detaylarıyla bildirildiği üzere (Menfi Tespit Davasında Yetkili ve Görevli Mahkeme başlığı altında), görev açısından hangi mahkemede ikame edilmesi gerektiği yeniden yazılmayacaktır.

Menfi tespit davasında harç var mıdır?

Menfi tespit davasında nispi harç ödenmesi gerekmektedir, icra takibinden sonra açılacak menfi tespit davalarında harç miktarı, takipte kesinleşen miktardır.

Ticari uyuşmazlıklardan kaynaklanan menfi tespit davasında arabuluculuk zorunlu dava şartı mıdır?

Ticari dava niteliğindeki menfi tespit davalarının açılabilmesi için arabulucuya başvuru zorunluluğu bulunmamaktadır.

Menfi tespit davasında ispat yükü nedir?

İspat yükü. Madde 6 – Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.

Menfi tespit davasında kural olarak ispat yükü davacı üzerindedir.

Ancak davacı borçlu davaya konu edilen borcun mevcut olmadığını iddia ederse ve mahkemeden böyle bir alacağın mevcut olmadığının tespitini isterse, bu halde davalı alacaklı alacağın varlığını ispatla mükelleftir.

İcra takibinden kaç gün sonra menfi tespit davası açılabilir?

Kanunda menfi tespit davası kapsamında düzenlenen bir zamanaşımı süresi söz konusu olmadığından herhangi bir gün sınırlaması yapmak doğru değildir, fakat borçlu aleyhine olumsuz sonuçların doğmaması için bir an evvel dava açılmalıdır.

Menfi tespit davasında zamanaşımı var mıdır?

Kanunda menfi tespit davası kapsamında düzenlenen bir zamanaşımı süresi söz konusu değildir.

Menfi tespit davasında kötüniyet tazminatı nedir?

İcra İflas Kanunu’nun 68.maddesi gereği; “Takip borçlusunu menfi tespit davası açma mecburiyetinde bırakan haksız ve kötüniyetli takip alacaklısı borçlunun talebi ile birlikte takip konusu bedelin yüzde 20’sinden az olmayan bir tazminata mahkum edilir.”

Menfi tespit davası ne kadar sürer?

Menfi tespit davası davanın açılacağı lokasyona, mahkemelerin yoğunluğuna göre değişen bir sürede sonuçlanır.

Menfi tespit davasında yargılama giderlerini hangi taraf karşılar?

Kural olarak, her davadaki genel kaide kanunda aksine bir düzenleme, fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi, taraflar arasında aksine anlaşma olmadığı takdirde, dava aleyhine sonuçlanan kişi yargılama giderlerine katlanmalıdır.

Esma Şengüler

Esma Şengüler Kocaeli’de doğdu, ilk ve orta öğrenimini Kocaeli’de tamamladı. Avukatlık stajını tamamladıktan sonra Kocaeli Barosu bünyesinde meslek hayatına adım atmış, 2014 yılının eylül ayında avukatlık ofisini açarak serbest avukatlığa başlamıştır.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
Call Now ButtonHemen Bilgi Al!